Sistem Çaresiz Eğitim Sizde

Prof. Dr. Erhan Erkut

Bölüm 7: Kim Ne Yapmalı?

Eğitimin evrilebilmesi için herkese önemli görevler düşüyor. Hatta evrim için önce devrim gerek diyebilirim. Türkiye’deki yükseköğretim sistemine evrilebilme kapasitesi kazandırabilmemiz için lisans kontenjanlarını ve hatta üniversite sayısını ciddi olarak azaltmak, üniversitelerin araştırma ve eğitim üniversitesi olarak uzmanlaşmasına izin vermek, yöneticileri sadece liyakate bakarak atamak, akademik özgürlüklere saygı göstermek, üniversitelere (hatta liselere ve ortaokullara) otonomi vermek, liyakat bazlı atanmamış olan veya üniversiteye katkı sunamayan, yabancı dil bilmeyen ve kendini yenileyemeyen akademisyenler (ve öğretmenler) ile yolları ayırmak, tüm akademisyenlerin (ve öğretmenlerin) İngilizce ve teknoloji okuryazarlıklarını geliştirmek ve toplam finansmanı artırmak gereklidir. Sistem öylesine büyük, öylesine uyuşuk ve öylesine kendini beğenmiş ki, değişime tüm gücüyle karşı koyacaktır.

Sistemin gitgide çağdışı kalmasına toplum tepki vermeye başladığı zaman (tabii bu da eğitimli ve bilinçli bir toplum gerektiriyor) kozmetik bazı değişikliklerle sistem ömrünü uzatmaya çalışacaktır. Sistemden samimi bir değişim çabası beklemiyorum. Bu yüzden kitabın adı Sistem Çaresiz, Eğitim Sizde!

Vizyoner yöneticiler:

Sistemden pek ümidim yok ama şüphesiz hem devlet hem de vakıf üniversitelerindeki bazı vizyoner yöneticiler eğitimdeki değişimi biraz kaygı, biraz da umutla izliyorlar. Tahminim farklı kurumlarda önce birbirinden bağımsız, sonra da belki birbirlerini taklit ederek olması gereken geleceğe bizi götürecek adımlar atılacak. Evet vizyoner yöneticiler, “Sistem Çaresiz, Eğitim Sizde!”

Vizyoner öğretmenler:

Sistemin kendini yenileme ve değiştirme kapasitesinin olmaması, bireysel öğretmenlerin işlerini daha iyi yapabilmek için farklı şeyler denemelerinin önünde engel değil. Bu kitabı okuyan tüm öğretmen meslektaşlarımdan ricam, “Ne yapalım, sistem böyle” demek yerine kendi hayallerinin peşinden koşmaları ve kendilerini sürekli geliştirmeleri. Ümitsizliğe kapılmamalı ve mesleğimizi kendimizle gurur duyabileceğimiz bir biçimde hayata geçirmeyi denemeliyiz. Emin olun böyle düşünenler yalnız değil! Evet vizyoner öğretmenlerim, “Sistem Çaresiz, Eğitim Sizde!”

Özel sektör:

Özel sektörün eğitimin çıktılarından memnun olmadığını biliyorum. Üniversite mezunlarının yetkin olmadığından, bırakalım 21. yüzyıl yetkinliklerini, birçoğunun İngilizce bile bilmediğinden ve teknoloji okuryazarı olmadığından, gerçek yaşam deneyimine sahip olmadığından şikayetçiler. Peki bu durumda özel sektör şikâyet etmenin dışında ne yapabilir? Elindeki tüm olanakları kullanarak eğitimin ülkenin bir numaralı konusu olduğunu vurgulayabilir, eğitimi seçim gündemine sokmaya çalışabilir ve gelecekteki iktidarlardan siyaset üstü ve küresel hedefler doğrultusunda hizmet veren bir eğitim sistemi talep edebilir. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını en iyi bilen kişiler özel sektördeler. Evet özel sektör üyeleri, “Sistem Çaresiz, Eğitim Sizde!”

Veliler ve öğrenciler:

Anne babalara uyarım şudur: Amacımız çocuklarımızı sınavlara değil yaşama hazırlamak olmalı. Nedeni çok basit: Sınavların onlara açacağı kapılar, ne yazık ki köhnemiş eğitim sisteminin yaşama hazırlamayan okulların kapıları! Bu kapıların açılması gençler için hiç de iyi olmayabilir. Çok daha farklı yollarla gençler yaşama daha iyi hazırlanma fırsatı bulabilirler.

Gençlere ise şunu söylemek isterim: Unutmayın, gelecekteki başarı ve mutluluğunuz yerleşeceğiniz lise, üniversite ve programdan çok sizin kendinizi nasıl yetiştirdiğinize, yetkinlik ve becerilerinizi nasıl geliştirdiğinize bağlı. Zamanın gerisinde kalmış (ve geriye giden) lise ve üniversite sisteminden çok şey beklemeyin, eğitim ve gelişiminizin inisiyatifini kendi elinize alın. Bugünkü haliyle üniversite ne yeterli ne de gerekli. Öte yandan elinizin altındaki kaynaklarla istediğiniz bireyselleştirilmiş bir lise ve üniversite eğitimini kurgulayabilmeniz, geçmişte hiç olmadığı kadar mümkün. İlk günden itibaren size sunulan mönüyle yetinmeyi kendi eğitim planınızı yapmanız gerekiyor. Bu yönde size destek olacak birçok kaynak var ve bu kaynakların zamanla hızla artmasını bekliyorum (bir uygulamayla bireyselleştirilmiş eğitim kurgulanması girişimciler için büyük bir fırsat).

Eğitim sistemine rağmen iyi eğitimli birey yetiştirmek mümkün mü? Kesinlikle evet.

Okul öncesi dönem:

Okul öncesi dönemde bebeğinizin bilişsel gelişimi için yapabileceğiniz en iyi şey ona bol bol kitap okumaktır. Bebeğinizin hikâyeyi anlayıp anlamadığı önemli değil. Olabildiğince çok ses ve kelime duyması önemli. Bebeklere okuma özellikle ilk üç yıl için önemli, çünkü, okuma bebeklere iletişim öğretiyor, bilişsel gelişimlerini destekliyor, sayı, harf, renk ve şekillere eğlenceli bir giriş sağlıyor, dinleme, hafıza ve kelime becerilerini geliştiriyor ve etraflarındaki dünya hakkında bilgi veriyor.

Okuma yanında anaokulu öncesi dönemde çocuğunuz için neler yapabilirsiniz?

  • Bağımsızlığı Teşvik Etmek
  • İşbirliğini teşvik edin (özellikle ülkemizde bu son derece önemli)
  • Etkili disiplin

Anaokulu:

Anaokulu, çocuğun formel eğitiminin belki de en önemli parçası. Mutlaka çocuğunuzu anaokuluna göndermelisiniz. Anaokulu, çocuklara tüm gelişim alanlarında başarılı olmaları için yaşam becerileri ve fırsatları sağlayarak eğitim yolculukları için güçlü bir temel oluşturur. Anaokulu, çocukların oyun ve etkileşim yoluyla büyümeleri ve gelişmeleri için deneyimler sağlar. Anaokulu, çocuğunuza okul hayatı boyunca kullanacağı temel sosyal, duygusal, problem çözme ve çalışma becerilerini öğrenme ve uygulama fırsatı sunar. Benlik saygısının gelişimi ve birlikte çalışma becerilerinin gelişimi anaokulunun önemli hedeflerinden biridir. Hepsi bu! Yabancı dil öğretmez! Okuma-yazma öğretmez! Çoktan seçmeli sınavlardan oluşan bir eğitim sistemine hazırlamaz!

İlkokul:

Bana sıkça sorulan sorulardan birisi çocuğumuzu hangi ilkokula verelim sorusudur. Cevabım çok net: Evinize en yakın olana. Çocuğun hangi okula gittiği önemli değil. Çocuk zorunlu eğitim sisteminin dışına çıkabileceği ana kadar en zahmetsiz formel eğitim çözümleri tercih edilmeli. Fakat yeni bir dil öğrenmenin ideal yaşının 10 civarı olduğunu düşünürsek, ilkokul bitmeden çocuğun İngilizce öğrenmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Ortaokul:

Ortaokul bitmeden edinilmesi gereken diğer beceri bence bir kodlama dili. Günümüzün gençleri kodlamayı internetteki videolardan kolaylıkla öğrenebiliyorlar. İlkokul gibi ortaokulda da evinize en yakın okulu (istemediğiniz türden olmaması kaydıyla) öneriyorum.

Lise:

Ortaokul biter bitmez artık hürsünüz, çünkü açık liseye kayıt yaptırabilirsiniz. Açık lisenin müfredatı diğerlerine kıyasla oldukça hafif. Dolayısıyla okul için harcamanız gereken (ve kendi planladığınız eğitimden almanız gereken) zamanı en aza indirmenin yolu açık lise. Ailelilerin diğer bir katkısı da her fırsatta gençlerin esin dostun yanında bile olsa çalışarak iş dünyasına yumuşak bir giriş yapması olur.

Üniversite:

Artık yarış bitti. Rahat bir nefes alabilirsiniz. Bundan sonrası yerleştirileceğiniz üniversiteye kalmış. Nasılsa onlar sizi geleceğinize hazırlayacak. Tatile çıkabilirsiniz. Umarım böyle düşünmüyorsunuz. Şimdi sizlere yerleşmiş olduğunuz programın tüm ülkede vereceği mezunların arasında nasıl en önlere çıkabileceğinizi anlatacağım.

1. Altın Kural: Her şeyi üniversitenizden beklemeyin. . Eğitiminiz sizin sorumluluğunuz. İnisiyatif almalısınız.

2. Sadece dersler yeterli değil ama derslere girmelisiniz (ülkede derslere devamsızlık had safhada).

3. Hangi programa yerleştirilmiş olursanız olun, o programın standart müfredatıyla yetinmeyin. İlgi alanlarınızda seçmeli dersler alın.

4. Son yılların eğilimi “yakınsama” (convergence). Tüm bilim dalları arasında işbirlikleri ve geçişkenlikler görülüyor. Mühendisin psikolojiden anlaması makbul olduğu kadar, sosyoloğun da veri analizinden anlaması makbul. “Geleceğin alanları” çok disiplinli.

5. Üniversite müfredatı neredeyse tümüyle içerik odaklı. Mezun olabilmek için bu içeriğe hâkim olmak gerekli, fakat başarılı bir kariyer ve mutlu bir yaşam için bu müfredat (içerik bilgisi) kesinlikle yeterli değil.Dolayısıyla, üniversitede geçireceğiniz zaman boyunca beceri ve yetkinliklerinizi geliştirme konusunda size büyük bir görev düşmekte. Yetkinlikleri ancak pratikle geliştirebileceğinizden; öğrenci kulüpleri, spor takımları ve okulda düzenleyeceğiniz etkinlikler çok değerli olacak.

6. Üniversitenizin eğitim dili ne olursa olsun İngilizceyi çok iyi öğrenmeniz gerekiyor. Eğer Türkçe (veya sözde İngilizce) eğitim veren bir okulda iseniz, bu iş size düşüyor.

7. Hangi programda olursanız olun mutlaka kodlama öğrenmeniz gerekiyor. Gelecekteki mesleklerin ne olacağını bilmiyoruz ama teknolojinin, büyük verinin, yapay zekânın tüm mesleklerin içinde olacağını biliyoruz. 

8. Üniversite eğitiminiz boyunca her fırsatta çalışmanız gerekli. Birçok programın formel bir stajı vardır ama bununla yetinmeyin.

9. Anlamlı bir yurtdışı deneyimi için şartları zorlayın. Yurtdışında geçirilecek iki ay hem ufkunuzu genişletecek hem de size gelecekte farklı kapılar açabilecektir.

10. Mutlaka en az iki öğrenci kulübüne üye olun ve bir takım sporu yapın.

11. Üniversite mezunundan sadece seçmiş olduğu alanda belirli bir uzmanlık sahibi olması değil, kültürlü olması da beklenir. Hangi alanlarda kendinizi geliştireceğinize kendiniz karar verin ama sanat, spor, müzik alanlarını kesinlikle boş bırakmayın.

12. Her fırsatta hem seçmiş olduğunuz alanla hem de ilgi alanlarınızla ilgili konferanslara ve atölyelere katılın; ilgilendiğiniz dergileri, web sitelerini takip edin. 

13. Bir kariyer alternatifi olarak girişimciliği de düşünün.

14. Gelecekte başarılı bir kariyer için inisiyatif almanın, yaratıcılığın ve tutkunun önemli olacağını bilin. 

15. Eğitiminiz sırasında önünüze çıkabilecek iyi fırsatları (örneğin yarı zamanlı çalışma, yeni bir girişimde yer alma, yurtdışı deneyimi, yeni bir alanda hızlı veya yoğun öğrenme) kovalayabilmek için eğitiminizi uzatmaktan kaçınmayın.

Bunları yaparsanız, emin olun hangi üniversitenin hangi programından mezun olduğunuz önemsizleşecek. Kendinizi daha iyi tanıyacaksınız, işe yaramanın tadını almış olacaksınız, farklı dünyaları deneyimlemiş olacaksınız ve en önemlisi kendi kendinizi yönetmeyi öğrenmiş olacaksınız. Mezun olduğunuzda iş arama süreciniz kolaylaşacak ve “aranan” mezun olacaksınız. O “Ah keşke girebilseydim” dediğiniz üniversitenin mezunlarıyla rahatça yarışabileceksiniz. Unutmayın, kariyeriniz ve mutluluğunuz sizin elinizde. Amacınız fark yaratmak, anlam yaratmak ve başkalarının refahını olumlu yönde etkilemek olursa, sevdiğiniz işi iyi yaparsanız hem ekonomik başarı hem de mutluluk sizin olacak. Enseyi karartmak yok. Ülkenin sorununu fırsata çevirmeniz mümkün: Kendi eğitiminizi kendiniz tasarlayacaksınız. Kolay gelsin. Evet gençler… Sistem Çaresiz, Eğitim Sizde! 

Eğitimin evrilebilmesi için herkese önemli görevler düşüyor. Evrimi ve devrimi ancak hep beraber hareket edersek, eğitim için hep beraber sorumluluk duyarsak başarabiliriz. Gelecek hepimizin ise eğitim de hepimizin.

Kitaptan tamamı okuyabilirsin. Görüşmelerini merak ediyoruz, aşağıya yorumlarını bırakabilirsin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu yazıyı paylaş
Share on facebook
Share on twitter
Share on linkedin
Share on whatsapp