“Fabrika Modeli Okul” tepeden yönetim, toplumdan kopukluk, öğrenci yerine yönetimin vurgulanması, merkezi planlama, standardizasyon, birey yerine toplumun ihtiyaçlarına yönelik çıktıların hedeflenmesi ve sonuçların üretiminde etkinlik gibi karakteristiğe sahip olan yani fabrika üretim modeline çok benzer bir model.
Öğretmen öğrencilere dersi anlatır. Öğrenciler anlatılan dersi defterlerine geçirirler ve ezberlemeye, sonra sınavda da ezberlediklerini hatırlamaya çalışırlar. Bu öğretme modeline “sahnedeki bilge” modeli de denilir (sage-on-the-stage).
Fabrika modeli okullar eğitim performansında zayıflık, öğrenci devamlılığında (ve mezuniyet oranlarında) sorunlar, öğrencileri 21. yüzyıla hazırlamama, estetik yoksunu olma, ilham vermeme ve güvenli olmama gibi yönleriyle eleştirilmişlerdir. Toplum ve beklentiler son 200 yılda çok değişti ama okullar maalesef pek değişmediler.
Şimdi başka bir kuruma göz atalım: hapishane! Hapishanelerin özellikleri nelerdir?
- Devam zorunluluğu
- Otoriter bir yapı
- Kıyafet serbestliğinin olmaması
- Kurallara uymayanların cezalandırılması
- Özgürlüklerin kısıtlanması
- Programlanmış gün: Belirli aktivitelere belirli saatlerde izin verilmesi
- Otoriteyi sorgulayanların başının derde girmesi
- Tutkuların ve bireyselliğin dışavurulmasının hoş karşılanmaması
- Yasak olmasına rağmen alkol ve uyuşturucunun yaygın kullanımı
- İçeridekilerin dışarıya çıkmaması için etrafın duvarlarla çevrildiği bir alan
- Kıdemlilerin saygı gördüğü bir ortam
Bu özelliklerin ne kadarı okullar için geçerli sizce? Peki neden en önemli varlıklarımızı böyle kurumlara emanet ediyoruz? Başka bir deyişle, neden çocuklarımızı 12 yıllığına “hapsediyoruz”?
Okul gerçekten iyi bir kurum mu?